Geçtiğimiz haftalarda sırasıyla Askeri Okullara, Liselere ve son olarak da Üniversitelere giriş sınavları yapıldı. Sadece üniversitelere giriş sınavlarında aileler, öğrenciler, gözetmenler ve diğer görevlilerle beraber 10 milyondan fazla insan normalleşme şartlarına uymaktan çok uzak bir şekilde bir araya getirildiler.
Maske, mesafe ve temizlik koşulları hak getire. Hükümet eliyle gerçekleştirilen bu sınav keşmekeşine istatiksel olarak bakıldığında ciddi sonuçlar doğuracak bir eylemdi. Bu eylemin gerçek sonuçlarını resmi olarak öğrenebilecek miyiz, bilemem ama 10 milyon kişi 20 bini kovitli (binde 2) bu da 60 bin yeni vaka (1 e 3 bulaştırma) demektir.
Ölüm oranı ise binde bir yani 600 ölüm demektir.
Tekrar altını çizmek isterim, bu rakamlar resmi istatistiklerdir, Mart ayından bu yana yaşanan süreçteki bilgilere dayanmaktadır. Tabi ki tecelli nasıl zuhur eder bilemeyiz.
Bu rakamlara Askeri okullar sınavına giren 450 bin ve Liselere geçiş sınavına giren 1.6 milyon öğrenci dahil değildir. Bu öğrencileri, ailelerini ve görevlileri de katarsak toplamda yaklaşık 5 milyon kişi daha eder.
Bu 15 milyon insanın içinde kronik; kalp, solunum yolu, diyabet, kanser hastalıkları olanlar ve immün sistemini baskılayıcı ilaç kullananlar da var. Ayrıca 65 yaş üstü kişilerde cabası. Eğer bu saydığım gruplardaki insanlar bu virüsü kaparlarsa tedavi şansları çok düşük demektir.
Peki, bu yazdıklarımı biz biliyoruz da hükümet bilmiyor mu?
Pek tabiki biliyor! Öyleyse bu ısrar niye? Akla gelen tek şey topluma sürü bağışıklığı kazandırmak, bu sınavlarda bu iş için ideal ortamı oluşturdu. Hani o dünyanın ilk 10 ekonomisine gireceğiz söylevleri var ya… Bu söylevler gerçeği yansıtıyor olsaydı ekonominin çarkını döndürmek için bu kadar acele edilmezdi, binlerce insan riske atılmazdı.
Ne yapalım bu sınavların da yapılması lazımdı diye düşünler için, evet sınavlar yapılmak zorundaydı ancak doğru yapılmak zorunda… Yani bu sınavlar bir kaç ay ertelenebilir, imtihan alanları sosyal mesafeye uygun düzenlenebilir, kronik rahatsızlığı olanlar ayrı mekanlarda sınava alınabilir, gözetmenlerin ve görevlilerin kovit testleri yapılabilirdi.
Büyük devlet bu şekilde yapmalıydı, sözle büyük olunmuyor iş icraata gelip dayanıyor.
İnşallah istatistikler yanlış çıkar, yeni vakalar patlamaz, can kayıpları olmaz.
Son günlerde vaka artışlarının sebebi olarak vatandaş suçlu bulundu; düğünler, asker uğurlamaları, piknikçiler… Evet! Kural tanımaz bir davranış sergilendi ama siz vatandaşa nerdeyse virüsü kontrol altına aldık deyip TV programlarında dip dibe oturan maskesiz insanları gösterince, vatandaş da saldı kendini.
Unutmayalım, vatandaşların toplam yanlışları hükümet eliyle bir araya getirilen 15 milyona yakın kişinin yanlışı yanında pire kadar kalır.
Olan öncelikli olarak öğrencilere oldu, onlar aynı zamanda psikolojik olarak da çok yıprandılar.
Her yıl Eylül ayının ortasına doğru açılan okulları MEB, bu yıl Ağustos ayının sonunda açacak. Bu acele nedir, bilinmez. Okulları açarken herhangi bir tedbir alınacak mı? Maske, mesafe olacak mı? Yoksa salgın bitmiş gibi mi davranılacak belli değil. Her ne kadar mesafe ve maske kuralı olacak deniyorsa pek inandırıcı değil çünkü üniversite imtihanları için alınan sözde önlemleri televizyonlarda izledik. Sağlık bakanlığının okullar için yayınladığı genelge içerik bakımından zengin ama uygulanabilirlik kısmı bir muamma.
Unutulmaması gereken ise Milenyum kuşağı ve sonrası pek eski kuşaklara benzemiyorlar. Hakkını arayan, sözünü esirgemeyen, her şeyin hesabını soran ve gerektiğinde de her şeyin hesabını vermeye hazır bir kuşak.
Bence 2023 de bu kuşağın etkileri çok daha net görülebilecek.
Kaleme alınma tarihi: 05 Temmuz 2020 Foto Spot: Startup Stock Photos adlı kişinin Pexels'daki fotoğrafı
Bu yazı hakkında düşünceler