Yahu milletçe tantanayı çok seviyoruz… Sosyal medya yıkılıyor, Çiftlik Bank muhabbetiyle. Dolandırılan ayrı, dolandıran ayrı… Asıl meselem ise “dolananlar” ayrı. Çiftlik bank son dakika keşmekeşini yalan yanlış; belki biraz da dürüstçe değerlendirmeden gündeme oturttuk. Haydi bakalım… Hayırlısı olsun. Bu mevzu uzar gider.
Az önce haberlerde dinledim… Radyodan… Çiftlik Bank’a parasını kaptıran 1.600’e yakın kişiden, paranızı geri alacağız vaadiyle kelle başı “500 TL” daha çarpmış uyanıklar. Yani 800.000 TL daha çiftlik bank yancılığı yapılabilmiş, hayırlısı olsun.
Bana göre Çiftlik Bank mağdurları diye bir konu yok… Neymiş? “Bir sıpa binlerce kişiyi dolandırmış mış!” Hayır! Binlerce kişi “o sıpaya dolandı”… Emek harcamadan “Para kazanmak” budalalığının “kurbanı olmaz”, “cezası” olur. Bu “sözde” mağdurlar dönüp “beleşçilik” zihniyetinden “nasıl kurtulurum?” sorusunun cevabını arasın. Hırsızın hiç mi kabahati yok? Var tabii. Buyurun bir kıssa paylaşayım size;
Katilin birini “Kadı”nın önüne çıkarırlar… Deliller falan hep tamam, konu net! Lakin katil uyanık… Bir yerlerden de işitmiş kader meselesini, demiş ki “Kadı Efendi! Bu adamın öleceği kaderde var mıydı?” “Evet!” Uyanık katil aklınca haklı çıkacak ya “Peki, bu adamı benim öldüreceğim de belli miydi?” “Evet” “O zaman bana nasıl ceza verebilirsiniz?”
Nasılsa kader var… “Şeytan misali; Allah’a da sen dilemeseydin ‘bu’ olmazdı” çakallığı yapacak. Lâkin Kadı’nın kulağı kesiklerden olacağını, sert kayaya çarptığını ne bilsin:
“Bu adamın ömrü kaderde belliydi… Öldürüleceği de… Ancak kimin öldüreceği belli değildi! Sen, yaşamında gönlünü öylesine kararttın ki; nefsinin emrine girip bu adamın öldürülmesine mânâda parmak kaldırıp, katili olmaya nefsinle talip oldun! Ben cezayı senin nefsine kesiyorum!”
***
Otobüse, minibüse yer varken dahi itişip kakışarak binmeye çalışan bencillik ve rant zihniyetinin uğradığı küçük bir cezadır bu Çiftlik Bank. Bu rant zihniyeti gözü kör eder; bir sistem size sunduğunun dışında getireceğiniz kişilerin “kazancı” miktarında komisyon sunuyorsa her şey açıktır oysa. Ve açık olan başka bir detay vardır “sistemin toplumumuzun bu ‘pislik’ zihniyetinin gayet iyi farkında” olduğudur. Kimse Çiftlik Bank’a sövmesin! Ve Çiftlik Bank sisteminin kurucusu diye afiş edilen Mehmet Aydın, bana göre bir paravandır… Bakkaldan üç yumurta alıp gelemeyecek kapasitesizlik yüzünden akıyor… Görmüyor musunuz? Kimse beni bu temaşaya inandıramaz!
Çiftlik Bank bir yana, envai çeşit versiyonları ne olacak?
Bakın… Bu konunun envai çeşit versiyonları halen işlemeye devam ediyor. Bir inceleme yazımda bunu da paylaştım; DetayMaxinet diye bir sistem var mesela. Ortalıkta binlerce insan birbirini sürüklüyor sisteme… Sahte bir web trafiği yaratmak üzerine inşa edilen sistem hukuka uygunmuş! Ayrıca üç kuruşluk bilgisayarı on kuruşa satıp, kendi kullanımına tahsis ederek yürütülen firmanın sistemi, sözde, ürettiği sahte web trafiği ile kazandığı reklam gelirini paylaşarak, bedava para dağıtıyor! Rekabet Kurumu ortalıkta yok! Belki sahte web trafiği üretmenin cezası yok! Bu noktada kurulan bu yeni saadet zinciri de sorun değildir.
“Hakkını veriyor musun? Eziyor musun paraları?” gibi sorulara Mehmet Aydın, çekmecedeki dolarları gösteriyormuş… Ben değil haberler söylüyor! Oysa sorulan soru da, yapılan haber de manipülatif bir toplumsal psikolojik operasyon! Öyle ki, Mehmet Aydın için “Bakın, İmam Hatipli çıktı!” başlığıyla toplumu kategorize etmeye kadar vardı bu iş!
Bir yanda hırsızlığı tebrik edip öven ve hatta özenen, bir yanda rant hırsıyla yakınlarını dahi menfaat uğruna kurban edebilen ama öte yanda tüm bu pisliği organize ederek farklı noktalara çekip kullanabilenler oldukça… Biz, af buyurun k*çımızı yırtsak nafile sanırım!
Bu yazı hakkında düşünceler