Bu mübarek Regaip Kandili arifesinde yine gördüm ki; küçük bir kısmını tenzih ediyorum ancak toplumumuzun büyük çoğunluğu ne yazık ki “pislik” bir zihniyete gark olmuş… Neden? Sadece güdüleriyle yaşayabiliyor. İstilacı, saygısız, karaktersiz ve de arsız. İnsanımızın bu duruma gelmiş olmasına inanın çok üzülüyorum. Yazık!
Eğitimle falan düzelecek bir durum değil bu… Eğitim sistemimiz de şahsiyet vermek üzerine kurulu değil zaten. Enfeksiyon kapmışçasına, genetiği bozulmuş bir yapı zuhur etmiş. Cehaletin hektar hektar bilginliğiyle (!) donanmış, bu kalabalık. Sanırsın, orta çağda yaşıyorlar!
Bu kadar “Osmanlı torunu” olmakla övünüp; Osmanlıyı da sadece kılıç kuşanmak, fetih yapmak mesabesinde istila ve vurgun güdüleriyle algılayabiliyor olmaları, durumu zaten açık ediyor.
Yüce Allah, Fahr-i Kâinat Efendimiz’le bizlere acaba ne gönderdi? Bunlara bakınca anlayamıyorum!
İnsanoğlunun yazıyı bulmuş olmasından bu yana… Yazmaya böylesine “ihtiyaç duyulmayacağını” hiç fark etmemiştim. Lakin varoluştan bu yana henüz “konuşmayı öğrenemedikleri” bir genetik süreç (?) yaşıyorlar! Vay bana… Vay bize. Vaylar… Tekbir çeken bu zihniyete!
***
Mü’min cahil olamaz; istilacı, saygısız, karaktersiz ve de arsız hiç olamaz! Âlemlerin Efendisi, Fahr-i Kâinat Efendimiz; imandan önce kişide zuhur etmesi gereken özellikleri açıkça ortaya koymuştur. Mesela; en başta, “yalan konuşmayan kişi olunması” gerekliliğini Muhammedül Emin vasfıyla ortaya koyduğu gibi…
Regaip Kandili mübarek olsun!
Öte yanda; Mü’minlik vasıfları cehreden yani açıkta ve belli olan (ki bu vasıflar günah ve ibadet çemberinden ibaret değil!) ve artık neredeyse karşılaşmanın dahi çok zor olduğu azınlıktaki mânâ boyutuyla gönlü şenlenenlerdir, en başta tenzih ettiğim.
İşte! Yitirilmiş Müslümanlık davasını güden kardeşlerimin Regaip Kandili mübarek olsun!
Çoğu kimse kandil hususunda “İslam’da kandil var mıdır?” tantanasına zevkle sarılıyor… Yormayın kendinizi! Kandiller bir anlamda da kardeşliğimizi ihya etmek için bir fırsattır. Buyurun Aziz Hocam Haluk Nurbaki’den Regaip Kandilinin manası bağlamında gönül demi bulalım:
Regaip Kandili, çok az bilinen, iyice anlaşılamayan bir kandildir. Recep ayına girişin ilk perşembesinin bir özel motifi olarak tanınmaktadır. Hâlbuki Regaip Kandili eğer tabiri caizse, âlemlere rahmet olarak gönderilen Fahr-i Kâinat Efendimiz’in sırrının intişar günüdür. Biliyorsunuz kandillerin her birisinin özel bir hususiyeti vardır. “Allah niçin kutsal saymıştır bu geceyi?” diye düşündüğümüzde hepsinin bir hususiyeti olduğunu göreceğiz…
Regaip Kandili nedir? Regaip Kandili, Efendimiz’in ruhunun Hz. Âmine annemizin kanalından yeryüzüne intikâlidir. Bunu, bazıları hamile kaldığı gün gibi yorumlarlar. Hayır! Ruhunun intikalidir.
Regaip Kandili’nin bir hususiyeti diğer kanallardan daha çok mânâ bilimlerinde ve tasavvufta zikredilmiştir. Regaip Kandili, Fahr-i Kâinat Efendimiz’in mübarek ve muhteşem ruhunun anne karnına intikâl günüdür. Yani, Hz. Âmine annemize Nur-u Muhammedî’nin intişar anını temsil eden bir gecedir. Fevkalâde önemlidir. Dünya âlemine Efendimiz bir Regaip günü teşrif etmiştir. Bir anlamda âlem-i mânâdan dünyanın bu dört boyutlu sistemine, yaşam sürecine ayak basmış oluyor. Bu fevkalâde önemlidir…
Şimdi bugünü tes’id edeceksiniz… Neyi tes’id (tebrik etme, saadetlendirme) ediyoruz? Hemen Hz. Şeyma’nın şarkısını hatırlamak lâzım. Fahr-i Kâinat Efendimiz’in bi’seti Muhammedî’sinde yani Kur’an’ın ilân ettiği gün aynı saatlerde, Allah, Fahr-i Kâinat Efendimiz’in sütkardeşi olan Şeyma halamıza bir türkü, bir beste ilham etti. Bu beste Efendimiz’in yeryüzüne tanıtımı, Şeyma kanalından bir özel intişarıydı. Ne diyordu orada Hz. Şeyma? “Müjdeler olsun açlar, yetimler, kimsesizler, cariyeler, köleler. Müjdeler olsun Muhammed (sav) geldi!” O halde, bu müjdenin sırrını yaşayamadıktan sonra, Efendimiz’in yeryüzüne teşrifinin ilk ayak adımı olan Regaip Kandili’ni kutlamaya nasıl yüzümüz olacak? (Bkz. Kaynak)
Yüce Allah, Efendimizi lütfettiği için hamdüsenalar olsun… Âcizane, cennet menfaatinden ari kılacağı gönüllerimizi O’na döndürüp, “aşk hakikatiyle” buluşturmasını niyâz ediyorum.
Bu yazı hakkında düşünceler